tag:blogger.com,1999:blog-27204251230576942962024-03-13T09:16:58.330-07:00nurtennurtenhttp://www.blogger.com/profile/08066193293297587214noreply@blogger.comBlogger36125tag:blogger.com,1999:blog-2720425123057694296.post-1232366575341807542011-05-17T01:01:00.001-07:002011-05-17T01:01:23.880-07:00MISIR PİRAMİTLERİNDE ALTIN ORANnurtenhttp://www.blogger.com/profile/08066193293297587214noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2720425123057694296.post-42247019068718224072011-05-16T16:21:00.000-07:002011-05-16T16:21:46.268-07:00ALTIN ORAN VİİDEOSU<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/d6D0SLwZWgA?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>nurtenhttp://www.blogger.com/profile/08066193293297587214noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2720425123057694296.post-69528802789695997142011-05-16T15:05:00.000-07:002011-05-16T15:51:56.369-07:00YARADILIŞ MUCİZESİ VE ALTIN ORAN<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><span style="font-size: large;"><iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/X8hXPyWfUv4?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></span></div><span style="font-size: large;"> 1,618... Matematikteki üstün tasarım sayısı. Kalp atışlarımızda, DNA sarmallarının en ve boy oranında, kainatın özel tasarımında, bitkilerin filotaksi denen yaprak dizilim kurallarında, kar tanesi kristallerinde, pek çok galaksinin spiral yapısında ve sayısız yerde Yaratıcı hep aynı muhteşem oranı kullanmıştı.?Estetik uzmanı Dr. Steven Markout 25 yıl süren araştırmasında DNA'mıza dahi işlenmiş bu orana göre yaratılmış insan yüzleri ve bedenlerini, istisnasız tüm insanların güzel olduğunu, yaptığı büyük bir deneyle ispatladı. Bir şekli tanımlayan temel ölçülerin birbirine oranının 1,618 i vermesi onu Altın Oran?a yani kusursuz tasarıma uygun hale getiriyordu.</span>nurtenhttp://www.blogger.com/profile/08066193293297587214noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2720425123057694296.post-52964278202846582852011-05-16T14:58:00.000-07:002011-05-16T15:53:35.242-07:00MUTASYONLAR SİMETRİ DÜŞMANIDIR<span style="font-size: large;"> Canlılardaki mükemmel simetri ve bu muhteşem altın oran, Darwinistlerin evrim iddiasını başlıbaşına yok eder. Çünkü Darwinistlerin, sözde "evrimleştirici güç" atfettikleri mutasyonlar birer simetri düşmanıdır. Darwinistlerin iddiasına göre, başıboş mutasyonlar oluştuklarında, canlılarda mükemmel altın oranın oluşamaması gerekir. Canlı varlıklarda müthiş bir dengesizlik ve intizamsızlık meydana gelmesi gerekir. Çünkü mutasyonlar düzensiz olaylardır. Mutasyonlar, bir canlıda daha önce var olmayan bir kolu meydana getirip, ona oranlı bir el oluşturup, elin parmaklarını bu matematiksel orana göre düzenleyemezler. Dahası, bunun ardından vücudun tam karşı tarafında olağanüstü bir simetri içinde yeni aynı uzunlukta bir başka kol, aynı büyüklükte ve tam simetrik şekilde ayarlanmış bir başka el ve aynı hassas matematiksel orana sahip aynı sayıdaki diğer parmakları meydana getiremezler. Rastgele mutasyonlar, önceden karar alıp, mükemmel komplekslikte bir gözü meydana getirip, onun hemen ardından tam karşı tarafından yüze ve diğer göze mükemmel uyumlu, aynı büyüklük, renk ve biçimde ve aynı işlevlere sahip yepyeni ve gören bir göz daha meydana getiremezler. Rastgele mutasyonlar, sağ tarafta Darwinistlerin iddia ettikleri şekilde bir kulak meydana getirip, hemen sol tarafta da aynı simetride, aynı şekilde duyan, aynı özelliklere sahip ikinci bir kulak meydana getiremezler. Örs, çekiç, üzengi gibi yapıların her birini mükemmel biçimde oluşturup, bunlara işlevler verip, aynı simetride kusursuz şekilde oluşturamazlar. <br />
<br />
Bir canlının yaşayabilmesi için rastgele mutasyonların kalp kapakçıklarını da kalbin iki tarafında aynı biçimde, aynı simetride ve aynı fonksiyonu yerine getirecek şekilde oluşturmaları gerekmektedir. Aksi takdirde, o canlı yaşamını sürdüremeyecektir. Bu oran ve simetrinin, vücudun her organında aynı şekilde oluşturulması gerekir. Çünkü günümüzdeki canlılar da, geçmişte yaşamış olanlar da, aynı mükemmel simetriyi sergilemektedirler. Canlıların hiçbiri, bir kulağı ters, bir akciğeri farklı, tek gözü alnında, teki burnunda olacak şekilde var olmamaktadır. Canlılıkta böyle bir dengesizlik olmadığına göre, Darwinistler mutasyonların evrimleştirdiğine dair iddialarıyla büyük bir kitleyi aldatmaya çalışmaktadırlar. <br />
<br />
Bir kulağı ters, bir gözü alnında canlılar oldukça nadir olarak karşımıza birer ucube varlık olarak çıkarlar. İşte mutasyonların meydana getirdiği sonuç budur. Basında ve bilim çevrelerinde ilgi çeken, pek de uzun yaşamayan bu canlılara söz konusu garip görünümü veren şey mutasyonlardır. <br />
<br />
Mutasyonlar, düzgün bir yapıya adeta makinalı tüfekle ateş etmek gibidir. Sağlam bir şeyin üzerine ateş açılması kuşkusuz ki o yapıyı tamamen ortadan kaldırır. Söz konusu mutasyonların tek bir tanesinin etkisiz kalması veya makineli tüfekle taranmış vücuttaki mevcut bir enfeksiyonu yakarak iyileştirmesi bir şeyi değiştirmemektedir. Organizma zaten kendisine isabet eden 99 mermi ile yerle bir olmuştur. </span>nurtenhttp://www.blogger.com/profile/08066193293297587214noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2720425123057694296.post-4342833472486228912011-05-16T14:53:00.000-07:002011-05-17T04:07:18.273-07:00HİÇ BİR ŞEY TESADÜF DEĞİLDİR!<h2 class="title icon" style="background-color: white; color: black;"><span style="font-size: large;"><br />
<span style="background-color: black; color: #999999;"></span></span></h2><div class="content" style="background-color: white; color: black;"><div id="post_message_306396"><blockquote class="postcontent restore "><span style="font-size: large;"><span style="background-color: black; color: #999999; font-family: Verdana;">M.Ö. 500'lü yıllarda yaşamış olan Pisagor, "Bir insanın bütün vücudu ile göbeğine kadar olan yüksekliğin oranı ile, bir dikdörtgenin uzun ve kısa kenarlarının oranı birbirine eşittir. Çünkü, bütünün büyük parçaya oranı, büyük parçanın küçük parçaya oranına eşittir" demiş.<br />
Pisagor'un Sözünü ettiği oran ALTIN ORAN'dır. Ve sadece insan vücudunda değil, gözümüzün görebildiği hemen her şeyde ve her yerde bu oran vardır. Hiçbir şey, başı boş, gelişi güzel, plânsız, programsız, rastgele, ölçüsüz ve tartısız değildir. İlerleyen satırlarda en çarpıcı örneklerde göreceğiniz gibi, her şeyin bir oranı, daha doğrusu, ALTIN ORAN'ı vardır.</span></span></blockquote></div></div>nurtenhttp://www.blogger.com/profile/08066193293297587214noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2720425123057694296.post-59390020367324447562011-05-16T14:41:00.000-07:002011-05-16T16:07:10.532-07:00FİBONACCİ<span style="font-family: Arial; font-size: 13px;"><span style="font-size: large;">“Fibonacci sayıları” ve özellikle “Altın Oran”, matematikçilerin oldukça ilgisini çekmiş ve birçok araştırmaya konu olmuş bulgulardır. Bunun sebepleri; Fibonacci dizisindeki sayıların oranı olan 0,61803... sayısının -ki buna “Altın Oran” denilmektedir- tarihte oyun kartlarından piramitlerin yapımına kadar birçok alanda kullanılmış olması, sayı teorilerinde ortaya çıkması ve doğada birçok varlıkta gözlemlenmesidir. <br />
<br />
İlk olarak 1202’de yazdığı Liber Abaci “The Book of Calculation” kitabının yeni versiyonunu 1228’de tamamlayan Fibonacci’nin, Practica Geometria “The Practice of Geometry” (1220) , Flos “The flower” (1225) ve Liber Quadratorum “The Book of Square Numbers” (1225) kitapları ise matematik alanında ele almış olduğu diğer eserlerdir. Bu kitapların içinde en ünlü olanı, Fibonacci sayılarıyla Altın Oran’ın anlatıldığı “Liber Abaci”dir. Kitapta karşılaşılan bir problemin çözümünde Fibonacci dizisi anlatılmaktadır.</span> </span>nurtenhttp://www.blogger.com/profile/08066193293297587214noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2720425123057694296.post-54565153200430150302011-05-16T14:30:00.000-07:002011-05-17T01:13:21.659-07:00fibonacci ve matematik<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/QVmzntcoAPE?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div><br />
<br />
<span style="font-size: large;"><b> Fibonacci dizisi</b> sayıları 0, 1, 1, 2, 3, 5, 8, 13, 21, 34, 55, 89, 144, 233, 377, 610, 987, 1597, 2584, 4181, 6765, 10946, … vb. şeklinde devam eder. Her sayı kendisinden önce gelen iki sayının toplamıdır.</span>nurtenhttp://www.blogger.com/profile/08066193293297587214noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2720425123057694296.post-57109171432331457532011-05-16T14:26:00.000-07:002011-05-17T01:14:50.346-07:00fibonacci ve sayılar<span style="font-size: large;"> Adı orta çağın en büyük matematikçileri arasında geçen Fibonacci’nin hayatı ile ilgili pek fazla bilgi bulunmamaktadır. İtalya’nın Pisa şehrinde 1170’li yıllarda doğduğu sanılmakta, babasının işi nedeniyle Kuzey Afrika’ya ve Cezayir’e gitttiği ve burada Arap hocalardan matematik dersleri aldığı bilinmektedir. Hint-Arap sayılarını (1, 2, 3...) öğrenerek, bunları Avrupa’ya tanıtmıştır. Bu bakımdan Fibonacci, matematiği Araplardan alıp Avrupa’ya tanıtan kişi olarak anılır. <br />
<br />
“Fibonacci sayıları” ve özellikle “Altın Oran”, matematikçilerin oldukça ilgisini çekmiş ve birçok araştırmaya konu olmuş bulgulardır. Bunun sebepleri; Fibonacci dizisindeki sayıların oranı olan 0,61803... sayısının -ki buna “Altın Oran” denilmektedir- tarihte oyun kartlarından piramitlerin yapımına kadar birçok alanda kullanılmış olması, sayı teorilerinde ortaya çıkması ve doğada birçok varlıkta gözlemlenmesidir. <br />
<br />
İlk olarak 1202’de yazdığı Liber Abaci “The Book of Calculation” kitabının yeni versiyonunu 1228’de tamamlayan Fibonacci’nin, Practica Geometria “The Practice of Geometry” (1220) , Flos “The flower” (1225) ve Liber Quadratorum “The Book of Square Numbers” (1225) kitapları ise matematik alanında ele almış olduğu diğer eserlerdir. Bu kitapların içinde en ünlü olanı, Fibonacci sayılarıyla Altın Oran’ın anlatıldığı “Liber Abaci”dir. Kitapta karşılaşılan bir problemin çözümünde Fibonacci dizisi anlatılmaktadır.</span>nurtenhttp://www.blogger.com/profile/08066193293297587214noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2720425123057694296.post-84392898754020867562011-05-16T14:15:00.000-07:002011-05-17T01:16:03.113-07:00fibonacci ve altın oran<span style="font-size: large;"><b>Fibonacci Kimdir?</b><br />
FibonacciAdı orta çağın en büyük matematikçileri arasında geçen Fibonacci’nin hayatı ile ilgili pek fazla bilgi bulunmamaktadır. İtalya’nın Pisa şehrinde 1170’li yıllarda doğduğu sanılmakta, babasının işi nedeniyle Kuzey Afrika’ya ve Cezayir’e gitttiği ve burada Arap hocalardan matematik dersleri aldığı bilinmektedir. Hint-Arap sayılarını (1, 2, 3…) öğrenerek, bunları Avrupa’ya tanıtmıştır. Bu bakımdan Fibonacci, matematiği Araplardan alıp Avrupa’ya tanıtan kişi olarak anılır.</span><br />
<span style="font-size: large;"><span id="more-670"></span><br />
“Fibonacci sayıları” ve özellikle “Altın Oran”, matematikçilerin oldukça ilgisini çekmiş ve birçok araştırmaya konu olmuş bulgulardır. Bunun sebepleri; Fibonacci dizisindeki sayıların oranı olan 0,61803… sayısının -ki buna “Altın Oran” denilmektedir- tarihte oyun kartlarından piramitlerin yapımına kadar birçok alanda kullanılmış olması, sayı teorilerinde ortaya çıkması ve doğada birçok varlıkta gözlemlenmesidir.</span><br />
<span style="font-size: large;">İlk olarak 1202’de yazdığı Liber Abaci “The Book of Calculation” kitabının yeni versiyonunu 1228’de tamamlayan Fibonacci’nin, Practica Geometria “The Practice of Geometry” (1220) , Flos “The flower” (1225) ve Liber Quadratorum “The Book of Square Numbers” (1225) kitapları ise matematik alanında ele almış olduğu diğer eserlerdir. Bu kitapların içinde en ünlü olanı, Fibonacci sayılarıyla Altın Oran’ın anlatıldığı “Liber Abaci”dir. Kitapta karşılaşılan bir problemin çözümünde Fibonacci dizisi anlatılmaktadır.<br />
Bu problem aşağıdaki gibidir:</span><br />
<span style="font-size: large;"><b>Tavşan Problemi</b><br />
“Dört yanı duvarlarla çevrili bir yere bir çift tavşan konmuştur. Her çift tavşanın bir ay içinde yeni bir çift tavşan yavruladığı, her yeni çiftin de erginleşmesi için bir ay gerektiği ve tavşanların ölmediği varsayılırsa, 100 ay sonunda dört duvarın arasında kaç çift tavşan olur?” Bu şekilde düşünüldüğü takdirde tavşan çiftleri aylara göre şu sıralamayı ortaya koymaktadır: 1, 1, 2, 3, 5, 8, 13, 21, 34, 55, 89,… Görüldüğü gibi ilk iki sayı hariç, her sayı kendisinden önce gelen iki sayının toplamına eşittir. Bu sayıların arasındaki oran ise bize altın oranı vermektedir.</span>nurtenhttp://www.blogger.com/profile/08066193293297587214noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2720425123057694296.post-22278597626593058312011-05-16T14:03:00.000-07:002011-05-16T16:24:47.966-07:00İLGİLİ MAKALELER<span style="font-family: "Courier New",Courier,monospace; font-size: large;"><b>DNA'da Altın Oran</b></span> <span style="font-size: large;"><br />
<br />
Canlıların tüm fiziksel özelliklerinin depolandığı molekül de altın orana dayandırılmış bir formda yaratılmıştır. yaşam için program olan DNA molekülü altın orana dayanmıştır. DNA düşey doğrultuda iç içe açılmış iki sarmaldan oluşur. Bu sarmallarda her birinin bütün yuvarlağı içindeki uzunluk 34 angström genişliği 21 angström'dür. (1 angström; santimetrenin yüz milyonda biridir) 21 ve 34 art arda gelen iki Fibonacci sayısıdır. </span> <span style="font-size: large;"><br />
<br style="font-family: "Courier New",Courier,monospace;" /> <b style="font-family: "Courier New",Courier,monospace;">Kar Kristallerinde Altın Oran</b></span> <span style="font-size: large;"><br />
<br />
Altın oran kristal yapılarda da kendini gösterir. Bunların çoğu gözümüzle göremeyeceğimiz kadar küçük yapıların içindedir. Ancak kar kristali üzerindeki altın oranı gözlerinizle göre bilirsiniz. Kar kristalini oluşturan kısalı uzunlu dallanmalarda, çeşitli uzantıların oranı hep altın oranı verir.19 </span> <span style="font-size: large;"><br />
<br />
<b style="font-family: "Courier New",Courier,monospace;">Uzayda Altın Oran</b></span> <span style="font-size: large;"><br />
<br />
Evrende, yapısında altın oran barındıran birçok spiral galaksi bulunur. </span> <span style="font-size: large;"><br />
<br style="font-family: "Courier New",Courier,monospace;" /> <b style="font-family: "Courier New",Courier,monospace;">Fizikte de Altın Oran....</b></span> <span style="font-size: large;"><br />
<br />
Fibonacci dizileri ve altın oran ile fizik biliminin sahasına giren konularda da karşılaşırız: </span> <span style="font-size: large;"><br />
<br />
"Birbiriyle temas halinde olan iki cam tabakasının üzerine bir ışık tutulduğunda, ışığın bir kısmı öte yana geçer, bir kısmı soğurulur, geriye kalanı da yansır. Meydana gelen, bir, 'çoklu yansıma' olayıdır. Işının tekrar ortaya çıkmadan önce camın içinde izlediği yolların sayısı, ışının maruz kaldığı yansımaların sayısına bağlıdır. Sonuçta, tekrar ortaya çıkan ışın sayılarını belirlediğimizde bunların Fibonacci sayılarına uygun olduğunu anlarız."20 </span> <span style="font-size: large;"><br />
<br />
Doğada birbiriyle ilişkisiz canlı veya cansız pek çok yapının belli bir matematik formülüne göre şekillenmiş olması onların özel olarak tasarlanmış olduklarının en açık delillerinden biridir. Altın oran, sanatçıların çok iyi bildikleri ve uyguladıkları bir estetik kuralıdır. Bu orana bağlı kalarak üretilen sanat eserleri estetik mükemmelliği temsil ederler. Sanatçıların taklit ettikleri bu kuralla tasarlanan bitkiler, galaksiler, mikroorganizmalar, kristaller ve canlılar Allah'ın üstün sanatının birer örneğidirler. Allah Kuran'da herşeyi bir ölçüyle yarattığını bildirmektedir. Bu ayetlerden bazıları şöyledir: </span> <span style="font-size: large;"><br />
<br />
<b>"... Allah, herşey için bir ölçü kılmıştır."</b></span> <span style="font-size: large;"><b>"... O'nun Katında herşey bir miktar (ölçü) iledir."</b> (Ra'd Suresi, 8) </span>nurtenhttp://www.blogger.com/profile/08066193293297587214noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2720425123057694296.post-41759565142773377432011-05-16T14:01:00.000-07:002011-05-16T14:38:17.839-07:00ilgili makaleler<span style="font-size: large;"><b>Altın Dikdörtgen ve Sarmallardaki Tasarım</b></span> <span style="font-size: large;"><br />
<br />
Kenarlarının oranı altın orana eşit olan bir dikdörtgene "altın dikdörtgen" denir. Uzun kenarı 1,618 birim kısa kenarı 1 birim olan bir dikdörtgen altın dikdörtgendir. Bu dikdörtgenin kısa kenarının tamamını kenar kabul eden bir kare ve hemen ardından karenin iki köşesi arasında bir çeyrek çember çizelim. Kare çizildikten sonra yanda kalan küçük bir kare ve çeyrek çember çizip bunu asıl dikdörtgenin içinde kalan tüm dikdörtgenler için yapalım. Bunu yaptığınızda karşınıza bir sarmal çıkacaktır. </span> <span style="font-size: large;"><br />
<br />
İngiliz estetikçi William Charlton insanların sarmalları hoş bulmaları ve binlerce yıl öncesinden beri kullanmalarını "Sarmallardan hoşlanırız çünkü, sarmalları görsel olarak kolayca izleyebiliriz." 7 diyerek açıklar. </span> <span style="font-size: large;"><br />
<br />
Temelinde altın oranı yatan sarmallar doğada şahit olabileceğiniz en eşsiz tasarımları da barındırırlar. Ayçiçeği ya da kozalak üzerindeki sarmal dizilimler bu konuda verilebilecek ilk örneklerdir. Yüce Allah'ın kusursuz yaratışının ve her varlığı bir ölçü ile yarattığının bir örneği olan bu durumun yanı sıra birçok canlı büyüme sürecini de logaritmik sarmal formunda gerçekleştirir. Bunun sarmaldaki yayların daima aynı biçimde olması ve yayların büyüklüğünün değişmesine karşın esas şeklin (sarmal) hiç değişmemesidir. Matematikte bu özelliğe sahip başka bir şekil yoktur.8 </span> <span style="font-size: large;"><br />
<br />
<b>Deniz Kabuklarındaki Tasarım</b></span> <span style="font-size: large;"><br />
<br />
Bilim adamları deniz dibinde yaşayan ve yumuşakça olarak sınıflandırılan canlıların taşıdıkları kabukların yapısını incelerken bunların formu, iç ve dış yüzeylerinin yapısı dikkatlerini çekmiştir: </span> <span style="font-size: large;"><br />
<br />
"İç yüzey pürüzsüz, dış yüzeyde yivliydi. Yumuşakça kabuğun içindeydi ve kabukların iç yüzeyi pürüzsüz olmalıydı. Kabuğun dış köşeleri kabukların sertliğini artırıyor ve böylelikle, gücünü yükseltiyordu. Kabuk formları yaratılışlarında kullanılan mükemmellik ve faydalarıyla hayrete düşürür. Kabuklardaki spiral fikir mükemmel geometrik formda ve şaşırtıcı güzellikteki 'bilenmiş' tasarımda ifade edilmiştir."9 </span> <span style="font-size: large;"><br />
<br />
Yumuşakçaların pek çoğunun sahip olduğu kabuk logaritmik spiral şeklinde büyür. Bu canlıların hiçbiri şüphesiz logaritmik spiral bir yana, en basit matematik işleminden bile habersizdir. Peki nasıl olup da söz konusu canlılar kendileri için en ideal büyüme tarzının bu şekilde olduğunu bilebiliyorlar? Bazı bilim adamlarının "ilkel" olarak kabul ettiği bu canlılar, bu şeklin kendileri için en ideal form olduğunu nereden bilmektedirler? Böyle bir büyüme şeklinin bir şuur ya da akıl olmadan gerçekleşmesi imkansızdır. Bu şuur ne yumuşakçalarda ne de -bazı bilim adamlarının iddia ettiği gibi- doğanın kendisinde mevcuttur. Böyle bir şeyi tesadüflerle açıklamaya kalkışmak çok büyük bir akılsızlıktır. Bu ancak üstün bir aklın ve ilmin ürünü olacak bir tasarımdır. Bu tasarım herşeyi yaratmış olan Yüce Allah'a aittir: </span> <span style="font-size: large;"><br />
<br />
<b>"... Rabbim, ilim bakımından herşeyi kuşatmıştır. Yine de öğüt alıp-düşünmeyecek misiniz?"</b></span> <span style="font-size: large;"> (Enam Suresi, 80) <br />
<br />
Biyolog Sir D'Arcy Thompson uzmanı olduğu bu tür büyümeyi "Gnom tarzı büyüme" olarak adlandırılmıştı. Thompson'ın bu konudaki ifadeleri şöyledir: </span> <span style="font-size: large;"><br />
<br />
"Bir deniz kabuğunun büyüme sürecinde, aynı ve değişmez orantılara bağlı olarak genişlemesi ve uzamasından daha sade bir sistem düşünemeyiz. Kabuk ...giderek büyür, fakat şeklini değiştirmez."10 </span> <span style="font-size: large;"><br />
<br />
Birkaç santimetre çapındaki bir nautilusta, gnom tarzı büyümenin en güzel örneklerinden birini görmek mümkündür. C. Morrison insan zekası ile bile planlaması hayli güç olan bu büyüme sürecini şöyle anlatır: </span> <span style="font-size: large;"><br />
<br />
"Nautilus'un kabuğunun içinde, sedef duvarlar ile örülmüş bir sürü odacığın oluşturduğu içsel bir sarmal uzanır. Hayvan büyüdükçe, sarmal kabuğunun ağız kısmında, bir öncekinden daha büyük bir odacık inşa eder ve arkasındaki kapıyı bir sedef tabakası ile örterek daha geniş olan bu yeni bölüme ilerler."11 </span> <span style="font-size: large;"><br />
<br />
Kabuklarındaki farklı büyüme oranlarını içeren logaritmik sarmallara göre diğer deniz canlıları bilimsel adlarıyla şöyle sıralanabilir: </span> <span style="font-size: large;"><br />
<br />
Haliotis Parvus, Dolium Perdix, Murex, Fusus Antiquus, Scalari Pretiosa, Solarium Trochleare. </span> <span style="font-size: large;"><br />
<br />
Bugün fosil halinde bulunan ve Amonitlerde logaritmik sarmal şeklinde gelişen kabuklar taşırlar. </span> <span style="font-size: large;"><br />
<br />
Hayvanlar dünyasında sarmal formda büyüme sadece yumuşakçaların kabukları ile sınırlı değildir. Özellikle Antilop, yaban keçisi, koç gibi hayvanların boynuzları gelişimlerini temelini altın orandan alan sarmallar şeklinde tamamlarlar.12 </span> <span style="font-size: large;"><br />
<br />
<b>İşitme ve Denge Organında Altın Oran</b></span> <span style="font-size: large;"><br />
<br />
İnsanın iç kulağında yer alan Cochlea (Salyangoz) ses titreşimlerini aktarma işlevini görür. İçi sıvı dolu olan bu kemiksi yapı, içinde altın oran barındıran _=73 derece 43´ sabit açılı logaritmik sarmal formundadır. </span> <span style="font-size: large;"><br />
<br />
<b>Sarmal Formda Gelişen Boynuzlar ve Dişler</b></span> <span style="font-size: large;"><br />
<br />
Filler ile soyu tükenen mamutların dişleri, aslanların tırnakları ve papağanların gagalarında logaritmik sarmal kökenli yay parçalarına göre biçimlenmiş örneklere rastlanır. Eperia örümceği de ağını daima logaritmik sarmal şeklinde örer. Mikroorganizmalardan planktonlar arasında, globigerinae, planorbis, vortex, terebra, turitellae ve trochida gibi minicik canlıların hepsinin sarmala göre inşa edilmiş bedenleri vardır. </span> <span style="font-size: large;"><br />
<br />
<b>Mikrodünyada Altın Oran</b></span> <span style="font-size: large;"><br />
<br />
Geometrik şekiller sadece üçgen, kare veya beşgen, altıgen ile kısıtlı değildir. Bu saydığımız şekiller değişik şekillerde de biraraya gelerek yeni üç boyutlu geometrik şekiller oluşturabilirler. Bu konuda ilk olarak küp ve piramit örnek olarak verilebilir. Ancak bunların dışında, günlük hayatta hiç karşılaşmadığımız hatta ismini dahi ilk defa duyduğumuz tetrahedron (düzgün dört yüzlü), oktahedron, dodekahedron ve ikosahedron gibi üç boyutlu şekillerde vardır. Dodekahadron 13 tane beşgenden, ikosahedron ise 20 adet üçgenden oluşur. Bilim adamları bu şekilleri matematiksel olarak birbirine dönüşebileceğini ve bu dönüşümün altın orana bağlı oranlarla gerçekleştiğini bulmuşlardır. </span> <span style="font-size: large;"><br />
<br />
Miroorganizmalarda altın oran barındıran üç boyutlu formlar oldukça yaygındır. Birçok virüs ikosahedron yapısında bir biçime sahiptir. Bunların en ünlüsü Adeno virüsüdür. Adeno virüsünün protein kılıfı, 252 adet protein alt biriminin düzenli bir biçimde dizilmesi ile oluşur. İkosahedronun köşelerinde yer alan 12 alt birim ise beşgen prizmalar biçimdedir. Bu köşelerden diken benzeri yapılar uzanır. </span> <span style="font-size: large;"><br />
<br />
Virüslerin altın oranları bünyesinde barındıran formlarda olduğunu tespit eden ilk kişi 1950'li yıllarda Londra'daki Birkbeck Koleji'nden A. Klug ile D. Caspar'dır.13 Üzerinde ilk tespit yapılan virüs ise Polyo virüsüdür. Rhino 14 virüsü de Polyo virüsü ile aynı formu gösterir. </span> <span style="font-size: large;"><br />
<br />
Peki acaba virüsler neden biz insanların zihnimizde canlandırmasını bile zorlukla yapabildiğimiz, böyle altın orana dayalı özel bir formlara sahiptirler? Bu formların kaşifi A. Klug bu konuyu şöyle açıklıyor: </span> <span style="font-size: large;"><br />
<br />
"Caspar ile ben, küresel bir virüs kılıfı için optimum tasarımın ikosahedron tarzı bir simetriye dayandığını gösterdik. Böyle bir düzenleme bağlantılardaki sayıyı en aza indirir... Buckminster Fuller'in yarı küresel jeodezik kubbelerinden çoğu da benzer bir geometriye göre inşa edilirler. Bu kubbelerin oldukça ayrıntılı bir şemaya uyularak monte edilmeleri gerekir. Halbuki virüs, bir virüs kılıfı, alt birimlerinin esnekliğinden ötürü kendi kendini inşa eder."</span><span style="font-size: large;"><br />
<br />
Klug'un bu açıklaması çok açık bir gerçeği bir kez daha ortaya koymaktadır. Bilim adamlarının "en basit ve en küçük canlı parçalarından biri" olarak gördükleri virüslerde bile hassas bir planlama ve akıllı bir tasarım vardır. Bu tasarım, dünyanın önde gelen mimarlarından Buckminster Fuller'ın gerçekleştirdiği tasarımlardan çok daha başarılı ve üstündür. </span> <span style="font-size: large;"><br />
Dodekahedron ile ikosahedron, tek hücreli deniz yaratıkları olan ışınlıların silisten yapılma iskeletlerinde de ortaya çıkar. <br />
Işınlılar (radiolaria), her köşesinden birer yalancı ayak çıkan düzgün Dodekahedron gibi, bu iki geometrik formdan kaynaklanan yapıları, yüzeylerindeki çok çeşitli oluşumlarla birlikte değişik güzellikteki bedenleri oluştururlar.<br />
<br />
Büyüklükleri bir milimetreden daha küçük olan bu organizmalara örnek olarak, ikosahedron yapılı Circigonia Icosahedra ile dodekahedran iskeletli Circorhegma Dodecahedra'nın adları verilebilir..</span>nurtenhttp://www.blogger.com/profile/08066193293297587214noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2720425123057694296.post-55304491419503752011-05-16T13:57:00.000-07:002011-05-16T14:39:29.453-07:00altın oranla ilgili makaleler <span style="font-size: large;"> Doğada Yaratılan Güzellik Ölçüsü Altın Oran</span><br />
<img border="0" src="http://www.harunyahya.net/img/ed.gif" /><span style="font-size: large;"> <b>Allah, herşey için bir ölçü kılmıştır."</b> (Talak Suresi, 3) <br />
<br />
<b>"... Rahman (olan Allah)ın yaratmasında hiçbir 'çelişki ve uygunsuzluk' (tefavüt) göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görüyor musun? Sonra gözünü iki kere daha çevirip-gezdir; o göz (uyumsuzluk bulmaktan) umudunu kesmiş bir halde bitkin olarak sana dönecektir."</b> (Mülk Suresi 3-4) <br />
<br />
"...Eğer uygulama veya işlev unsurları açısından hoşa giden ya da son derece dengeli olan bir forma ulaşılmışsa, orada Altın Sayı'nın bir fonksiyonunu arayabiliriz... Altın Sayı, matematiksel hayal gücünün değil de, denge yasalarına ilişkin doğal prensibin bir ürünüdür."1 <br />
<br />
Mısır'daki piramitler, Leonardo da Vinci'nin Mona Lisa adlı tablosu, ay çiçeği, salyangoz, çam kozalağı ve parmaklarınız arasındaki ortak özellik nedir? <br />
<br />
Bu sorunun cevabı, Fibonacci isimli İtalyan matematikçinin bulduğu bir dizi sayıda gizlidir. Fibonacci sayıları olarak da adlandırılan bu sayıların özelliği, dizideki sayılardan her birinin, kendisinden önce gelen iki sayının toplamından oluşmasıdır. 2 <br />
<br />
Fibonacci Sayıları: 0, 1, 1, 2, 3, 5, 8, 13, 21, 34, 55, 89, 144, 233, 377, 610, 987, 1597, 2584, ... <br />
<br />
Fibonacci sayılarının ilginç bir özelliği vardır. Dizideki bir sayıyı kendinden önceki sayıya böldüğünüzde birbirine çok yakın sayılar elde edersiniz. Hatta serideki 13. sırada yer alan sayıdan sonra bu sayı) sabitlenir. İşte bu sayı "altın oran" olarak adlandırılır. <br />
<br />
ALTIN ORAN = 1,618 <br />
<br />
233 / 144 = 1,618 <br />
377 / 233 = 1,618 <br />
610 / 377 = 1,618 <br />
987 / 610 = 1,618 <br />
1597 / 987 = 1,618 <br />
2584 / 1597 = 1,618 <br />
<br />
<b>İnsan Vücudu ve Altın Oran</b><br />
<br />
Sanatçılar, bilim adamları ve tasarımcılar, araştırmalarını yaparken ya da ürünlerini ortaya koyarlarken orantıları altın orana göre belirlenmiş insan bedenini ölçü olarak alırlar. Leonardo da Vinci ve Corbusier tasarımlarını yaparken altın orana göre belirlenmiş insan vücudunu ölçü almışlardır. Günümüz mimarlarının en önemli başvuru kitaplarından biri olan Neufert'te de altın orana göre belirlenmiş insan vücudu temel alınmaktadır. <br />
<br />
<b>İnsan Bedeninde Altın Oran</b><br />
<br />
Bedenin çeşitli kısımları arasında var olduğu öne sürülen ve yaklaşık altın oran değerlerine uyan "ideal" orantı ilişkileri genel olarak bir şema halinde gösterilebilir.3 <br />
<br />
Aşağıdaki şemada yer alan M/m oranı her zaman altın orana denktir: M/m=1,618 <br />
<br />
İnsan vücudunda altın orana verilebilecek ilk örnek; göbek ile ayak arasındaki mesafe 1 birim olarak kabul edildiğinde, insan boyunun 1,618'e denk gelmesidir. Bunun dışında vücudumuzda yer alan diğer bazı altın oranlar şöyledir: <br />
<br />
Parmak ucu-dirsek arası / El bileği-dirsek arası, <br />
Omuz hizasından baş ucuna olan mesafe / Kafa boyu, <br />
Göbek-baş ucu arası mesafe / Omuz hizasından baş ucuna olan mesafe, <br />
Göbek-diz arası / Diz-ayak ucu arası. <br />
<br />
<b>İnsan Eli</b><br />
<br />
Elinizi derginin sayfasından çekip ve işaret parmağınızın şekline bir bakın. Muhtemelen orada da altın orana şahit olacaksınız. <br />
<br />
Parmaklarımız üç boğumludur. Parmağın tam boyunun İlk iki boğuma oranı altın oranı verir (baş parmak dışındaki parmaklar için). Ayrıca orta parmağın serçe parmağına oranında da altın oran olduğunu fark edebilirsiniz.4 <br />
<br />
2 eliniz var, iki elinizdeki parmaklar 3 bölümden oluşur. Her elinizde 5 parmak vardır ve bunlardan sadece 8'i altın orana göre boğumlanmıştır. 2, 3, 5 ve 8 fibonocci sayılarına uyar. <br />
<br />
<b>İnsan Yüzünde Altın Oran</b><br />
<br />
İnsan yüzünde de birçok altın oran vardır. Ancak bunu elinize hemen bir cetvel alıp insanların yüzünde ölçüler almayı denemeyin. Çünkü bu oranlandırma, bilim adamları ve sanatkarların beraberce kabul ettikleri "ideal bir insan yüzü" için geçerlidir. <br />
<br />
Örneğin üst çenedeki ön iki dişin enlerinin toplamının boylarına oranı altın oranı verir. İlk dişin genişliğinin merkezden ikinci dişe oranı da altın orana dayanır. Bunlar bir dişçinin dikkate alabileceği en ideal oranlardır. Bunların dışında insan yüzünde yer alan diğer bazı altın oranlar şöyledir: <br />
<br />
Yüzün boyu / Yüzün genişliği, <br />
Dudak- kaşların birleşim yeri arası / Burun boyu, <br />
Yüzün boyu / Çene ucu-kaşların birleşim yeri arası, <br />
Ağız boyu / Burun genişliği, <br />
Burun genişliği / Burun delikleri arası, <br />
Göz bebekleri arası / Kaşlar arası. <br />
<br />
<b>Akciğerlerdeki Altın Oran</b><br />
<br />
Amerikalı fizikçi B. J. West ile doktor A. L. Goldberger, 1985-1987 yılları arasında yürüttükleri araştırmalarında5, akciğerlerin yapısındaki altın oranının varlığını ortaya koydular. Akciğeri oluşturan bronş ağacının bir özelliği, asimetrik olmasıdır. Örneğin, soluk borusu, biri uzun (sol) ve diğeri de kısa (sağ) olmak üzere iki ana bronşa ayrılır. Ve bu asimetrik bölünme, bronşların ardışık dallanmalarında da sürüp gider.6 İşte bu bölünmelerin hepsinde kısa bronşun uzun bronşa olan oranının yaklaşık olarak 1/ 1,618 değerini verdiği saptanmıştır. <br />
</span> <span style="font-size: large;"><br />
</span>nurtenhttp://www.blogger.com/profile/08066193293297587214noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2720425123057694296.post-52445994565218355892011-05-16T13:41:00.000-07:002011-05-17T00:25:00.927-07:00ALTIN ORAN TARİHÇESİ<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/eBF4w6U9b3o?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div><span style="font-size: large;"><b> Altın oran</b>, doğada sayısız canlının ve cansızın şeklinde ve yapısında bulunan özel bir orandır. Doğada bir bütünün parçaları arasında gözlemlenen, yüzyıllarca sanat ve mimaride uygulanmış, uyum açısından en yetkin boyutları verdiği sanılan geometrik ve sayısal bir oran bağıntısıdır. Doğada en belirgin örneklerine insan vücudunda, deniz kabuklulularında ve ağaç dallarında rastlanır. Platon'a göre kozmik fiziğin anahtarı bu orandır. Altın oranı bir dikdörtgenin boyunun enine olan "en estetik" oranı olarak tanımlayanlar da vardır.<br />
Eski Mısırlılar ve Yunanlılar tarafından keşfedilmiş, mimaride ve sanatta kullanılmıştır. Göze çok hoş gelen bir orandır.<br />
<br />
<br />
Bir doğru parçasının (AB) Altın Oran'a uygun biçimde iki parçaya bölünmesi gerektiğinde, bu doğru öyle bir noktadan (C) bölünmelidir ki; küçük parçanın (AC) büyük parçaya (CB) oranı, büyük parçanın (CB) bütün doğruya (AB)oranına eşit olsun.</span> <span style="font-size: large;"><br />
Altın Oran, pi (π) gibi irrasyonel bir sayıdır ve ondalık sistemde yazılışı; 1.618033988749894... dür. (noktadan sonraki ilk 15 basamak). Bu oranın kısaca gösterimi: <img alt="" border="0" class="resizeimage" src="http://upload.wikimedia.org/math/2/4/f/24f5cf0c8b736bcb74a7b05f9e6c375d.png" /> olur. Altın Oranın ifade edilmesi için kullanılan sembol, PHI yani Φ 'dir.<br />
<br />
<br />
<b>Tarihçe</b></span> <span style="font-size: large;"><br />
<br />
Altın Oran, matematikte ve fiziksel evrende ezelden beri var olmasına rağmen, insanlar tarafından ne zaman keşfedildiğine ve kullanılmaya başlandığına dair kesin bir bilgi mevcut değildir. Tarih boyunca birçok defa yeniden keşfedilmiş olma olasılığı kuvvetlidir.</span> <span style="font-size: large;"><br />
<img alt="" border="0" class="resizeimage" src="http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/2/22/Da_Vinci_Vitruve_Luc_Viatour.jpg/200px-Da_Vinci_Vitruve_Luc_Viatour.jpg" /></span> <span style="font-size: large;"><br />
<br />
Leonardo da Vinci'nin günlüklerinin birinde bulunan, insan ve doğayı birbiriyle ilgilendirme-bütünleştirme çalışması için bir dönüm noktası kabul edilen ve insan vücudundaki oranları gösteren Vitruvius Adamı çalışması (1492).</span> <span style="font-size: large;"><br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Euclid (M.Ö. 365 – M.Ö. 300), "Elementler" adlı tezinde, bir doğruyu 0.6180399... noktasından bölmekten bahsetmiş ve bunu, bir doğruyu </span><span style="font-size: large;"><i>ekstrem ve önemli oranda</i> bölmek diye adlandırmıştır. Mısırlılar keops Piramidi'nin tasarımında hem pi hem de phi oranını kullanmışlardır. Yunanlılar, Parthenon'un tüm tasarımını Altın Oran'a dayandırmışlardır. Bu oran, ünlü Yunanlı heykeltraş Phidias tarafından da kullanılmıştır. Leonardo Fibonacci adındaki İtalyan matematikçi, adıyla anılan nümerik serinin olağanüstü özelliklerini keşfetmiştir fakat bunun Altın Oran ile ilişkisini kavrayıp kavramadığı bilinmemektedir. Leonardo da Vinci, 1509'da Luca Pacioli'nin yayımladığı İlahi Oran adlı bir çalışmasına resimler vermiştir. Bu kitapta Leonardo Leonardo da Vinci tarafından yapılmış <i>Five Platonic Solids</i> (Beş Platonik Cisim) adlı resimler bulunmaktadır. Bunlar, bir küp, bir Tetrahedron, bir Dodekahedron, bir Oktahedron ve bir Ikosahedronun resimleridir. Altın Oran'ın Latince karşılığını ilk kullanan muhtemelen Leonardo da Vinci 'dir. Rönesans sanatçıları Altın Oran'ı tablolarında ve heykellerinde denge ve güzelliği elde etmek amacıyla sıklıkla kullanmışlardır. Örneğin Leonardo da Vinci, Son Yemek adlı tablosunda, İsa'nın ve havarilerin oturduğu masanın boyutlarından, arkadaki duvar ve pencerelere kadar Altın Oran'ı uygulamıştır. Güneş etrafındaki gezegenlerin yörüngelerinin eliptik yapısını keşfeden Johannes Kepler (1571-1630), Altın Oran'ı şu şekilde belirtmiştir: "Geometrinin iki büyük hazinesi vardır; biri Pythagoras'ın teoremi, diğeri, bir doğrunun Altın Oran'a göre bölünmesidir." Bu oranı göstermek için, Parthenon'un mimarı ve bu oranı resmen kullandığı bilinen ilk kişi olan Phidias'a ithafen, 1900'lerde Yunan alfabesindeki Phi harfini Amerika'lı matematikçi Mark Barr kullanmıştır. Aynı zamanda Yunan alfabesindekine karşılık gelen F harfi de, Fibonacci'nin ilk harfidir.<br />
Altın Oran, bir sayının insanlık, bilim ve sanat tarihinde oynadığı inanılmaz bir roldür. Phi, evren ve yaşamı anlama konusunda bizlere yeni kapılar açmaya devam etmektedir. 1970'lerde Roger Penrose, o güne kadar imkansız olduğu düşünülen, "yüzeylerin beşli simetri ile katlanması"nı Altın Oran sayesinde bulmuştur.<br />
<b>Fibonacci Sayıları ve Altın Oran</b></span> <span style="font-size: large;"><br />
<br />
Fibonacci sayıları (0, 1, 1, 2, 3, 5, 8, 13, 21, 34, 55, 89, 144, 233, 377, 610, 987, 1597, 2584, 4181, 6765... şeklinde devam eder) ile Altın Oran arasında ilginç bir ilişki vardır. Dizideki ardışık iki sayının oranı, sayılar büyüdükçe Altın Oran'a yaklaşır.</span> <span style="font-size: large;"><br />
Fibonacci ardışıkları, Altın Oran ilişkisi yorumlamasıdır.<br />
<br />
<b>Teoloji ve Altın Oran</b></span> <span style="font-size: large;"><br />
<br />
Doğada, pek çok canlıda(insan da dahil) bu oran görülmektedir.Bazıları, bu oranın doğada bir ölçü olduğunun kanıtı olduğunu ileri sürer.Altın Oran'ın Kuran'daki şu âyetle ilişkili olduğu öne sürülmüştür:</span> <span style="font-size: large;"><br />
"Allah, her şey için bir ölçü kılmıştır." (Talak Suresi, 3) <br />
<b>Altın Oran'ın Elde Edilmesi</b><br />
<br />
Altın Oran'ı anlatmanın en iyi yollarından biri, işe bir kare ile başlamaktır.</span> <span style="font-size: large;"><br />
Bir kareyi tam ortasından iki eşit diktörgen oluşturacak şekilde ikiye bölelim.<br />
Dikdörtgenlerin ortak kenarının, karenin tabanını kestiği noktaya pergelimizi koyalım. Pergelimizi öyle açalım ki, çizeceğimiz daire, karenin karşı köşesine değsin, yani yarı çapı, bir dikdörtgenin köşegeni olsun.<br />
Sonra, karenin tabanını, çizdiğimiz daireyle kesişene kadar uzatalım.<br />
Yeni çıkan şekli bir dikdörtgene tamamladığımızda, karenin yanında yeni bir dikdörtgen elde etmiş olacağız.<br />
İşte bu yeni dikdörtgenin taban uzunluğunun (B) karenin taban uzunluğuna (A) oranı Altın Oran'dır. Karenin taban uzunluğunun (A) büyük dikdörtgenin taban uzunluğuna (C) oranı da Altın Oran'dır. A / B = 1.6180339 = Altın Oran C / A = 1.6180339 = Altın Oran.. Elde ettiğimiz bu dikdörtgen ise, bir Altın Dikdörtgen'dir. Çünkü uzun kenarının, kısa kenarına oranı 1.618 dir, yani Altın Oran'dır.<br />
Artık bu dikdörtgenden her bir kare çıkardığımızda elimizde kalan, bir Altın Dikdörtgen olacaktır.<br />
<img alt="" border="0" class="resizeimage" src="http://upload.wikimedia.org/wikipedia/tr/6/64/AOKarecik.jpg" style="cursor: pointer; height: 316px; width: 697px;" /><br />
İçinden defalarca kareler çıkardığımız bu Altın Dikdörtgen'in karelerinin kenar uzunluklarını yarıçap alan bir çember parçasını her karenin içine çizersek, bir Altın Spiral elde ederiz. Altın Spiral, birçok canlı ve cansız varlığın biçimini ve yapı taşını oluşturur.Buna örnek olarak Ayçiçeği bitkisini gösterebiliriz. Ayçiçeğinin çekirdekleri altın oranı takip eden bir spiral oluşturacak şekilde dizilirler. <img alt="" border="0" class="resizeimage" src="http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/2/23/Golden_spiral_in_rectangles.png" /><br />
Bu karelerin kenar uzunlukları sırasıyla Fibonacci sayılarını verir<br />
<b>Beş Kenarlı Simetri</b></span> <span style="font-size: large;"><br />
<br />
Phi'yi göstermenin bir yolu da, basit bir beşgen kullanmaktır. Yani, birbiriyle beş eşit açı oluşturarak birleşen beş kenar. Basitçe Phi, herhangi bir köşegenin herhangi bir kenara oranıdır.</span> <span style="font-size: large;"><br />
<br />
AC / AB = 1,618 = PHI Beşgenin içine ikinci bir köşegen ([BD]) çizelim. AC ve BD birbirlerini O noktasında keseceklerdir. </span><span style="font-size: large;"> Böylece her iki çizgi de, bir noktadan ikiye bölünmüş olacaktır ve her parça diğeriyle Phi oranı ilişkisi içindedir. Yani AO / OC =Phi, AC / AO = Phi, DO / OB = Phi, BD / DO = Phi. Bir diğeri ile bölünen her köşegende, aynı oran tekrarlanacaktır.<br />
Bütün köşegenleri çizdiğimiz zaman ise, beş köşeli bir yıldız elde ederiz. Bu yıldızın içinde, ters duran diğer bir beşgen meydana gelir (yeşil). Her köşegen, başka iki köşegen tarafından kesilmiştir ve her bölüm, daha büyük bölümlerle ve bütünle, Phi oranını korur. Böylece, içteki ters beşgen, dıştaki beşgenle de Phi oranındadır. Bir beşgenin içindeki beş köşeli yıldız, Pentagram diye adlandırılır ve Pythagoras'ın kurduğu antik Yunan Matematik Okulu'nun sembolüdür. Eski gizemciler Phi'yi bilirlerdi ve Altın Oran'ın fiziksel ve biyolojik dünyamızın kurulmasındaki önemli yerini anlamışlardı<br />
Bir beşgenin köşegenlerini birleştirdiğimizde, iki değişik Altın Üçgen elde ederiz. Mavi üçgenin kenarları tabanı ile ve kırmızı üçgenin tabanı da kenarı ile Altın Oran ilişkisi içerisindedir. Phi, kendini tekrarlayan bir özelliğe de sahiptir. Altın Orana sahip her şekil, Altın Oranı kendi içinde sonsuz sayıda tekrarlayabilir. Aşağıdaki şekilde, her beşgenin içinde meydana gelen pentagramı ve her pentagramın oluşturduğu beşgeni ve bunun makro kozmik ve mikro kozmik sonsuza kadar Altın Oranı tekrarlayarak devam ettiğini görebiliriz.Beşgen, Altın Oranı açıklamak için oldukça basit ve iyi bir yöntem olmakla birlikte, bu oranın belirtilmesi gereken çok daha karmaşık ve anlaşılması zor bir takım özellikleri de vardır. Altın Oran daha iyi anlaşıldıkça, biyolojik ve kozmolojik birçok büyük uygulama örnekleri daha iyi görülebilecektir.<br />
<br />
<b>Büyük Piramit ve Altın Oran </b></span><span style="font-size: large;"><br />
</span><span style="font-size: large;"><br />
Yandaki diagram, Altın Oran'ın bir çember yarıçapı üzerinde nasıl bulunabileceğini gösterir. Kenar uzunluğu dairenin yarıçapına eşit olan FCGO karesinin FC kenarının orta noktası olan T'den GO kenarının orta noktası olan A'ya dik çizilen bir çizgi ile ikiye bölünmesinden elde edilen TCAO dikdörtgeninin köşegenini (AC) bir ikizkenar üçgenin kenarlarından biri olarak kabul edip ABC üçgenini oluşturursak, üçgenin yüksekliğini 1 kabul ettiğimizde (ki bu dairenin yarıçapıdır) COB üçgeninin OB kenarı, Altın Oran olan 1.618034 olur.<br />
Bir trigonometrik cetvelden baktığımızda, OCB açısının 31"43' ve dolayısıyla OBC açısınında 58"17' olduğunu buluruz. Yukarıdaki diyagram önemini korumak şartıyla bizi başka bir konstrüksiyona götürür ki, bu belki de Mısır'lı rahiplerce çok daha önemli bulunmuş olabilir.<br />
Yandaki diagramda, üçgenin dik açıya ortak kenarlarından biri yine yarıçapın 0.618034'üdür fakat bu defa 1'e yani yarıçapa eşit olan komşu kenar değil, hipotenüstür. Yine bir trigonometrik tablo yardımıyla, 0.618034'ün karşı açısının 38"10' ve diğer açının da 51"50' olduğunu görürüz. Pisagor Teoremini kullanarak, OD kenarının uzunluğunun da yarıçapın 0.78615'i olduğu görülür.<br />
Bu konstrüksiyonda onu özel yapan iki önemli nokta vardır. Birincisi; ED kenarının uzunluğu (0.618034) OD kenarının uzunluğuna (0.78615) bölünürse sonuç OD kenarının uzunluğuna (0.78615) eşit çıkmaktadır. Trigonometrik ilişkiler açısından bu şu anlama gelmektedir: 38"10' un tanjantı (karşı kenar ÷ komşu kenar), 38"10' un cosinüsüne (komşu kenar ÷ hipotenüs) eşittir. Tersi, 51"50' nin kotanjantı, 51"50' nin sinüsüne eşittir.<br />
İkinci ve belki en önemli husus: OD kenar uzunluğu (0.78615) 4 ile çarpıldığında 3.1446 yı verir ki bu, hemen hemen Pi'ye (3.1416) eşittir. Bu buluş, 38"10' açıya sahip bir dik üçgenin Pi oranı ile Altın Oran fenomeninin çok özel ve ilginç bir kesişimini kapsadığını ortaya koymaktadır.<br />
Kadim Mısır Krallığı döneminin rahipleri bu üçgenin özelliklerinden haberdar mıydılar? Bu diagram Büyük Piramit'in dış hatlarını göstermektedir. Bilinçli olarak ya da değil, bu piramit 38"10' lık bir üçgeni ihtiva edecek biçimde inşa edilmiştir. Yüzeyinin eğimi, çok kesin bir şekilde yerle 51"50' lık açı yapmaktadır. Bu piramit kesitini bir önceki ile kıyaslarsak, BC uzunluğunun yarıçapın 0.618034'ü olduğunu, AB uzunluğunun 0.78615 olduğunu ve AC uzunluğunun 1 yani yarıçap olduğunu görebiliriz.<br />
Keops Piramidi'nin gerçek ölçüleri şöyledir (feet ölçüsünden metreye çevrilmiştir): AB=146.6088m BC=115.1839m AC=186.3852m).<br />
Bu XXX noktadan itibaren işler biraz karmaşık ama çok çok ilginç bir hale gelmektedir.<br />
Görüleceği gibi, BC uzunluğu, piramitin kenar uzunluğunun yarısıdır. Bu nedenle piramitin çevresinin uzunluğu BC x 8 dir. Yani piramitin relatif çevresi 0.618034 x 8 = 4.9443 dür. Yine piramitin relatif yüksekliği 0.78615 in bir çemberin yarıçapı olduğu farzedilirse bu çemberin uzunluğu (çevresi) yine 4.9443 olacaktır.<br />
Bu beklenmedik uyum şu şekilde gerçekleşmektedir:<br />
1)38"10'lık üçgene gore 0.618034 ÷ 0.78615 = 0.78615 dir (yukarıda bahsedilmişti). Demek ki, 8 x 0.618034 olarak belirlenen piramit çevresi 8 x 0.78618 x 0.78615 şeklinde de gösterilebilir.<br />
2)Yine yukarıda, 4 x 0.78615 in Pi (Π) ye çok yakın bir değer verdiğini söylemiştik. Demek ki 2Π' nin de 8 x 0.78615 e çok yakın bir değer olduğu görülür. Böylelikle, yarıçapı 0.78615 olan bir dairenin çevresi şu şekilde ifade edilebilir: C=2π<i>r</i>= (8 x 0.78615) x 0.78615<br />
Bundan şu sonuç çıkmaktadır: Büyük Piramit, yatay bir düzlem üzerinden ölçüm yapıldığında sahip olduğu kare şeklindeki çevre uzunluğunun aynına, düşey bir düzlem üzerinde yapılan ölçümde de bu defa daire şeklinde olmak üzere sahiptir.<br />
Birkaç ilginç bilgi olmak kaydıyla şu gerçeklere de kısaca bir göz atalım: Keops Piramidi'nin gerçek taban kenar uzunluğunun (230.3465m) 8 katı ya da çevre uzunluğunun iki katı, boylamlar arasındaki 1 dakikalık açının ekvatordaki uzunluğunu vermektedir. Piramitin kenar uzunluğunun, ekvatordaki 1 dakikalık mesafenin 1/8 ine eşit olması ve piramit yüksekliğinin 2 nin 1/8 ine eşit olması korelasyonunu irdelememiz, örneklemeyi evrensel boyutlara taşıdığımızda, dünya ile evrenin Pi ve Altın Oran sabitlerinin ilişkilerini algılamada küçük bir girişim, samimi bir başlangıç sayılabilir.<br />
Şunu akılda tutmak gerekir ki; piramitin kenar uzunluğunun 230.3465m olması tamamen tesadüf de olabilir. Fakat karşılıklı ilişkiler yenilerini doğuruyor ve bunlara yenileri ekleniyorsa, bu korelasyonların kasti düzenlenmiş olduğu ihtimali de ciddi olarak dikkate alınmalıdır.<br />
<br />
<b>Altın Oran ile İlgili Tartışmalı Gözlemler </b></span><span style="font-size: large;"><br />
</span><br />
<ul><li><span style="font-size: large;">Çok sayıda hayvanın (insanlar dahil) vücudundaki, ayrıca yumuşakça ve kafadanbacaklıların kabuklarındaki bazı spesifik oranların altın orana uyduğu iddia edilmiştir, ancak gerçekte bu spesifik oranlar tür içinde bireyden bireye büyük çeşitlilik göstermektedir ve genelde söz konusu oran altın orandan belirgin olarak farklıdır.</span></li>
</ul><ul><li><span style="font-size: large;">Çeşitli bitki türlerinde çeşitli vücut kısımlarının oranlarının (daldaki yaprak sayısı, çiçeklerin içindeki geometrik fügürlerin yarıçapları vs.) altın orana uyduğu iddia edilmiştir. Ancak gerçekte türler ve bireyler arasında belirgin mevsimsel, iklimsel ve genetik varyasyonlar bulunmaktadır. Bazı türlerin bazı bireylerinin belli yaşam dönemlerinde altın orana uyan oranlar gözlenebilmekle birlikte, bu türlerin hiç birinde vücut kısımları arasında devamlı bir sabit oran bulunmamaktadır...</span></li>
</ul><div style="background-color: transparent; border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none; color: black; overflow: hidden; text-align: left; text-decoration: none;"><br />
</div>nurtenhttp://www.blogger.com/profile/08066193293297587214noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2720425123057694296.post-85719534857442754592011-05-16T13:29:00.001-07:002011-05-16T15:13:23.743-07:00matematikte altın orannurtenhttp://www.blogger.com/profile/08066193293297587214noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2720425123057694296.post-81851751009391376372011-05-16T13:23:00.000-07:002011-05-16T13:23:47.158-07:00TÜRK BAYRAĞI VE ALTIN ORAN İLİŞKİSİ<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhbTkwpLrxrORX9Aj3HJjATbUex8_FOyr142Fm68Lipobnk0OChjqviSs1kcGDk9rBKK_5KNzmq72isgLjdio7eIpQM6Enc_212tp3DFGgRbPY9LmhLchlDj3N5-s5X9U9lA2xYDbq3LNwn/s1600/bayrak.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="207" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhbTkwpLrxrORX9Aj3HJjATbUex8_FOyr142Fm68Lipobnk0OChjqviSs1kcGDk9rBKK_5KNzmq72isgLjdio7eIpQM6Enc_212tp3DFGgRbPY9LmhLchlDj3N5-s5X9U9lA2xYDbq3LNwn/s320/bayrak.png" width="320" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhLkbuuWFuT6r5BjxhWSNLS7NAYSi1s6N-pjxpDBRhGMPQHtC8FxdGBH9l3G67eoa9wkxI-sYoX-3eQIhk4n5ai0Fp6tYaELSEJuAihVPP79AaY6KSWMzIGxes2cDol7JVLiFvoF3CZMzyi/s1600/tablo.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="248" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhLkbuuWFuT6r5BjxhWSNLS7NAYSi1s6N-pjxpDBRhGMPQHtC8FxdGBH9l3G67eoa9wkxI-sYoX-3eQIhk4n5ai0Fp6tYaELSEJuAihVPP79AaY6KSWMzIGxes2cDol7JVLiFvoF3CZMzyi/s320/tablo.png" width="320" /></a></div><span style="font-size: large;"> Bayrak, sancak, flama vb. simgelerin ölçüsü, biçimi, cinsi ve kullanımı ile ilgili kuralları koyan<br />
bilim dalı, bayrak bilimi olarak isimlendirilir. Bayrak, Türk Dil Kurumu Sözlüğünde şu şekilde<br />
tanımlanmıştır: Bir milletin, belli bir topluluğun veya bir kuruluşun simgesi olarak kullanılan,<br />
renk ve biçimle özelleştirilmiş, genellikle dikdörtgen biçiminde kumaş, sancak . Türk<br />
Bayrağı'nı ilk olarak Anadolu Selçuklu hükümdarı Gıyaseddin Mes’üd tarafından Osman Bey'e<br />
gönderilen ak renkli sancak olarak görülür. Türk Bayrağı'na en yakın şekle ise III. Selim<br />
döneminde rastlanır. Bu bayrakta hilal ile birlikte sekiz köşeli yıldız kullanılmıştır. Yıldızın beş<br />
köşeli olarak kullanılması ise 1842 yılında Abdulmecit dönemine rastlar. Türk Bayrağının hilal<br />
(ay) ve beş köşeli yıldızı, doğada canlı ve cansız varlıkların şekil ve yapısında bulunan altın oran<br />
kuralına uymaktadır . Saltanatın kaldırılması üzerine 29 Mayıs 1936 tarihinde çıkartılan 2994<br />
sayılı kanunla Türk Bayrağı'nın şekil ve ölçüleri kesin bir şekilde belirlenmiştir. 28 Temmuz<br />
1937 tarihli 27175 sayılı Türk Bayrağı nizamnamesi kararnamesi ile de Türk Bayrağı'nın<br />
kullanılışı düzenlenmiştir.<br />
Jeodezi, bir ölçme ve hesaplama bilimidir. Jeodezide temel ölçü elemanları ise uzunluk,<br />
doğrultu, koordinat farkları, vb. dir. Her ölçme sonucu içerisinde kontrol edilemeyen rastgele<br />
hatalar vardır. Aplikasyon, tasarlanmış geometrik bir dokunun elemanları yardımıyla, bu<br />
geometrinin yeryuvarı üzerindeki zemine uygulanarak belirgin hale getirilmesidir.<br />
Trigonometri, açı ve kenarların hesaplandığı ve bu büyüklüklerin birbirine dönüştürüldüğü<br />
matematiğin bir dalıdır. Modern trigonometrinin kurucusu Euler sayılmasına karşın,<br />
trigonometrinin bugünkü hale gelmesine Gauss, Bessel ve Mübiüs gibi matematikçiler de önemli<br />
katkılar yapmıştırlar.<br />
Mikro düzeydeki mühendislik problemlerinin çözümünde düzlem trigonometri kullanılır.<br />
Düzlem trigonometri mühendisliğin önemli araçlarından biri olmasının yanında, mühendislik<br />
kariyerinin geliştirilmesinde de önemli bir yer tutar . Bu çalışmada düzlem trigonometrinin<br />
ilkeleri uygulanmıştır. Geometrinin temel elemanları uzunluk ve açıdır. Bilindiği gibi, obje<br />
geometrisinin belirlenmesinde uzunluk ölçeklendirme, açı ise şekil bakımından önemlidir . Bu<br />
çalışmanın esası Türk Bayrağının altın oran ile olan ilişkisini deneysel olarak göstermektir.<br />
<br />
<br />
Bu amaç için, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi, 2006-2007 Öğretim Yılı Mezuniyet Töreninin<br />
açılışı İstiklal Marşımız ile yapılırken, eni 70.00 m ve boyu 105.00 m olan dikdörtgen biçimli<br />
Zonguldak Şehir Stadyumu zeminine Türk Bayrağının Şekil 1 ve Tablo 1 standart<br />
özelliklerinden türetilen Tablo 2 ölçülerine göre hilal ve beş köşeli yıldız, jeodezik yöntem ile<br />
aplike edilerek stadyum zemininde beyaz renkli rafya (Afrika ve Amerika’da yetişen, iri gövdeli<br />
uzun yapraklı palmiyenin dokuma işlerinde kullanılan liflerinden üretilen, 10 cm eninde rulo<br />
haline getirilmiş malzeme) malzeme ile belirginleştirilmiştir.<br />
Tören günü yaklaşık 800 öğrenci ile hilal ve yıldız stadyum zemininde Şekil 7’de görüldüğü gibi<br />
canlı olarak oluşturularak, istiklal marşımızın okunmasının gerçekleştirilmesi yanında, bu<br />
aplikasyon ölçülerinden Türk bayrağının altın oran ilişkileri ortaya çıkartılmıştır.</span>nurtenhttp://www.blogger.com/profile/08066193293297587214noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2720425123057694296.post-63791375156201862862011-05-16T12:59:00.000-07:002011-05-16T12:59:18.947-07:00RESSAMLARDA ALTIN ORAN <span style="font-size: large;"> LEONARDO DA VİNCİ : Mona Lisa olarak adlandırılan bu ünlü eser, İtalya Rönesansı yıllarında Leonardo da vinci tarafından 1503 yılında yapılmaya başlandı ve tarihçilere göre de yaklaşık 3 ila 4 yıl kadar sürdü. Tablo şu anda Fransa’ da ki <i>Louvre</i> müzesinde, son derece güvenlikli bir bölmede muhafaza edilmektedir. (1911 yılında tablo müzede çalışan iki kişi tarafından çalınmış iki yıl sonra Floransa da satılmaya çalışılırken yakalanmışlardır.)<br />
<br />
Mona Lisa tablosunun üzerinde <i>hiç fırça darbesi olmaması</i>, Mona Lisa’ nın kim olduğunun hala bilinememesi, (ki bazı uzmanlar Mona Lisa nın Leonardo’ nun kendisi ne benzediğini söylerler.) gibi bir takım özellikleri söz konusudur.</span><span style="font-size: large;"> PİCASSO : picasso da altın oranı leonardo da vinci gibi eserlerinde altın oranı işlediği görülmüştür...</span>nurtenhttp://www.blogger.com/profile/08066193293297587214noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2720425123057694296.post-25388454165454782362011-05-16T12:32:00.000-07:002011-05-16T12:32:20.180-07:00altın oran <span style="font-size: large;">PİRAMİTLERDE ALTIN ORAN :</span> <span style="font-size: large;">İşte size Altın Oran'ın en eski örneklerinden biri Şimdi ne alaka Altın Oran ve Milattan Önce yapılan Mısır Piramitleri? Alaka şu; Her bir piramitin tabanının yüksekliğine oranı evet yine altın oranı veriyor.</span><br />
nurtenhttp://www.blogger.com/profile/08066193293297587214noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2720425123057694296.post-29323365752826918862011-05-16T10:23:00.000-07:002011-05-17T00:30:30.819-07:00MİKRO DÜNYA DA ALTIN ORANGeometrik şekiller sadece üçgen, kare veya beşgen, altıgen ile kısıtlı değildir. Bu saydığımız şekiller değişik şekillerde de biraraya gelerek yeni üç boyutlu geometrik şekiller oluşturabilirler. Bu konuda ilk olarak küp ve piramit örnek olarak verilebilir. Ancak bunların dışında, günlük hayatta hiç karşılaşmadığımız hatta ismini dahi ilk defa duyduğumuz tetrahedron (düzgün dört yüzlü), oktahedron, dodekahedron ve ikosahedron gibi üç boyutlu şekillerde vardır. Dodekahadron 13 tane beşgenden, ikosahedron ise 20 adet üçgenden oluşur. Bilim adamları bu şekilleri matematiksel olarak birbirine dönüşebileceğini ve bu dönüşümün altın orana bağlı oranlarla gerçekleştiğini bulmuşlardır. <br />
<table align="center" border="0" cellpadding="0" cellspacing="0" style="width: 480px;"><tbody>
<tr><td width="227"><img align="baseline" height="200" src="http://www.populerbilgi.com/genel/res_kkk/altinoran14.jpg" width="227" /></td><td class="boxtext" width="253">16. Yüzyılda altın oran için “hazine” ifadesini kullanan Kepler, beş düzgün cisim arasındaki geometrik dönüşümlere çok önem vermiş ve gezegenlerin yörüngeleri ile bu cisimleri çevreleyen küreler arasında bir ba¤lantı kurmaya çalışmıştır. <br />
Kepler, düzgün çok yüzlüleri iç içe geçmiş şekilde gösteren ve bu düzen ile Güneş Sistemi arasındaki bağlantıyı araştıran şemalar geliştirmiştir. (J. A. West & J. G. Toonder, The Case for Astrology, Penguin Books, 1970)</td></tr>
</tbody></table><br />
Miroorganizmalarda altın oran barındıran üç boyutlu formlar oldukça yaygındır. Birçok virüs ikosahedron yapısında bir biçime sahiptir. Bunların en ünlüsü Adeno virüsüdür. Adeno virüsünün protein kılıfı, 252 adet protein alt biriminin düzenli bir biçimde dizilmesi ile oluşur. İkosahedronun köşelerinde yer alan 12 alt birim ise beşgen prizmalar biçimdedir. Bu köşelerden diken benzeri yapılar uzanır. <br />
<img align="left" height="269" hspace="9" src="http://www.populerbilgi.com/genel/res_kkk/altinoran15.jpg" width="315" />Virüslerin altın oranları bünyesinde barındıran formlarda olduğunu tespit eden ilk kişi 1950'li yıllarda Londra'daki Birkbeck Koleji'nden A. Klug ile D. Caspar'dır.<a href="http://www.populerbilgi.com/genel/altin_oran.php#not" style="font-weight: bold;">13</a> Üzerinde ilk tespit yapılan virüs ise Polyo virüsüdür. Rhino 14 virüsü de Polyo virüsü ile aynı formu gösterir. <br />
Peki acaba virüsler neden biz insanların zihnimizde canlandırmasını bile zorlukla yapabildiğimiz, böyle altın orana dayalı özel bir formlara sahiptirler? Bu formların kaşifi A. Klug bu konuyu şöyle açıklıyor: <br />
"Caspar ile ben, küresel bir virüs kılıfı için optimum tasarımın ikosahedron tarzı bir simetriye dayandığını gösterdik. Böyle bir düzenleme bağlantılardaki sayıyı en aza indirir... Buckminster Fuller'in yarı küresel jeodezik kubbelerinden<a href="http://www.populerbilgi.com/genel/altin_oran.php#not" style="font-weight: bold;">14</a> çoğu da benzer bir geometriye göre inşa edilirler. Bu kubbelerin oldukça ayrıntılı bir şemaya uyularak monte edilmeleri gerekir. Halbuki virüs, bir virüs kılıfı, alt birimlerinin esnekliğinden ötürü kendi kendini inşa eder.''<a href="http://www.populerbilgi.com/genel/altin_oran.php#not" style="font-weight: bold;"> </a><br />
<img align="right" border="1" height="223" hspace="9" src="http://www.populerbilgi.com/genel/res_kkk/altinoran16.jpg" width="309" />Klug'un bu açıklaması çok açık bir gerçeği bir kez daha ortaya koymaktadır. Bilim adamlarının "en basit ve en küçük canlı parçalarından biri" olarak gördükleri virüslerde bile hassas bir planlama ve akıllı bir tasarım vardır. Bu tasarım, dünyanın önde gelen mimarlarından Buckminster Fuller'ın gerçekleştirdiği tasarımlardan çok daha başarılı ve üstündür. <br />
Dodekahedron ile ikosahedron, tek hücreli deniz yaratıkları olan ışınlıların silisten yapılma iskeletlerinde de ortaya çıkar. <br />
Işınlılar (radiolaria), her köşesinden birer yalancı ayak çıkan düzgün Dodekahedron gibi, bu iki geometrik formdan kaynaklanan yapıları, yüzeylerindeki çok çeşitli oluşumlarla birlikte değişik güzellikteki bedenleri oluştururlar.<a href="http://www.populerbilgi.com/genel/altin_oran.php#not" style="font-weight: bold;"> </a><br />
Büyüklükleri bir milimetreden daha küçük olan bu organizmalara örnek olarak, ikosahedron yapılı Circigonia Icosahedra ile dodekahedran iskeletli Circorhegma Dodecahedra'nın adları verilebilir.<a href="http://www.populerbilgi.com/genel/altin_oran.php#not" style="font-weight: bold;"> </a>nurtenhttp://www.blogger.com/profile/08066193293297587214noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2720425123057694296.post-91388675288487465232011-05-16T10:20:00.000-07:002011-05-16T10:20:45.703-07:00DNA DA ALTIN ORAN<strong>DNA'da Altın Oran</strong> <br />
<img align="left" height="163" hspace="9" src="http://www.populerbilgi.com/genel/res_kkk/altinoran18.jpg" width="246" /><span style="font-size: large;">Canlıların tüm fiziksel özelliklerinin depolandığı molekül de altın orana dayandırılmış bir formda yaratılmıştır. yaşam için program olan DNA molekülü altın orana dayanmıştır. DNA düşey doğrultuda iç içe açılmış iki sarmaldan oluşur. Bu sarmallarda her birinin bütün yuvarlağı içindeki uzunluk 34 angström genişliği 21 angström'dür. (1 angström; santimetrenin yüz milyonda biridir) 21 ve 34 art arda gelen iki Fibonacci sayısıdır. </span>nurtenhttp://www.blogger.com/profile/08066193293297587214noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2720425123057694296.post-6154678309794518012011-05-16T10:17:00.000-07:002011-05-17T00:46:33.232-07:00KAR KRİSTALLERİNDE ALTIN ORAN<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/Z2PepcmNTsg?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe><span style="font-size: large;">Kar tanelerini çıplak gözle incelerseniz çok çeşitli biçimlere sahip olduklarını göreceksiniz.Bir metre küp karda 350 milyon tane kar taneciği bulunduğu tahmin edilmektedir.Bunların hepsi altıgen ve kristalimsi bir yapıdadır, ancak her biri farklı şekillere sahiptir.Bu şekillerin nasıl ortaya çıktığı, nasıl olup da her birinin farklı şekillerinin olduğu, simetrinin nasıl sağlandığı gibi soruların cevapları bilimadamları tarafından yıllardır araştırılmaktadır.Elde edilen her bilgi ise kar tanelerindeki ihtişamlı sanatı ortaya çıkarmaktadır. Kar tanelerinin altıgen yapılarındaki çeşitlilik ve kusursuzluk Allah'ın Bedi (örneksiz yaratan) sıfatının bir tecellisidir.Allah yarattığı herşeyi en güzel yapandır. Kar tanelerinin oluşumları incelendiğinde Allah'ın sonsuz sanatının farklı bir yönü gözler önüne serilmektedir. İnce ve küçük tabakalar, çok dallı yıldızlar ya da küçük iğne başlarına benzer şekillerdeki kar taneciklerinin oluşumu tamamen hayret uyandırıcıdır.Kar kristallerinin kusursuz düzendeki yapıları çok uzun yıllardır insanların ilgisini çekmektedir.Kristallere son biçimini veren etmenlerin neler olduğu konusunda 1945'ten beri araştırmalar yapılmaktadır.Bir kar tanesi iki yüzden fazla buz kristalinden oluşan bir kristaller kümesidir.Kar kristalleri gerçekte mükemmel bir düzen içinde şekillenmiş su moleküllerinden oluşur.Mimari şaheser olarak nitelendirilebilecek kar kristalleri su buharının bulutlardan geçerken soğumasıyla şekillenir</span></div>nurtenhttp://www.blogger.com/profile/08066193293297587214noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2720425123057694296.post-35335769185608809122011-05-16T09:26:00.001-07:002011-05-16T15:13:23.759-07:00kar kristallerinde altın oran<i><b>A<span style="font-size: large;">ltın oran kristal yapılarda da kendini gösterir. Bunların çoğu gözümüzle göremeyeceğimiz kadar küçük yapıların içindedir. Ancak kar kristali üzerindeki altın oranı gözlerinizle göre bilirsiniz. Kar kristalini oluşturan kısalı uzunlu dallanmalarda, çeşitli uzantıların oranı hep altın oranı verir.<span id="goog_1309183183"></span><span id="goog_1309183184"></span></span></b></i>nurtenhttp://www.blogger.com/profile/08066193293297587214noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2720425123057694296.post-91742084584734969382011-05-16T09:21:00.001-07:002011-05-16T15:13:23.763-07:00<blockquote><span id="goog_1304209278"></span><span id="goog_1304209279"></span></blockquote>nurtenhttp://www.blogger.com/profile/08066193293297587214noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2720425123057694296.post-20185182138366975532011-05-16T09:15:00.001-07:002011-05-16T15:13:23.767-07:00<span id="goog_1634638439"></span><span id="goog_1634638440"></span>nurtenhttp://www.blogger.com/profile/08066193293297587214noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2720425123057694296.post-44202979205123898982011-05-16T08:56:00.000-07:002011-05-17T00:42:04.030-07:00FİZİKTE ALTIN ORAN<div style="margin: 0cm 0cm 10pt;"><b><span style="font-size: 9pt; line-height: 115%;">F<span style="font-size: large;">izikte de Altın Oran</span></span></b><span style="font-size: large;"><span style="line-height: 115%;"> <br />
Fibonacci dizileri ve altın oran ile fizik biliminin sahasına giren konularda da karşılaşırız: <br />
Birbiriyle temas halinde olan iki cam tabakasının üzerine bir ışık tutulduğunda, ışığın bir kısmı öte yana geçer, bir kısmı soğurulur, geriye kalanı da yansır. Meydana gelen, bir, 'çoklu yansıma' olayıdır. Işının tekrar ortaya çıkmadan önce camın içinde izlediği yolların sayısı, ışının maruz kaldığı yansımaların sayısına bağlıdır. Sonuçta, tekrar ortaya çıkan ışın sayılarını belirlediğimizde bunların Fibonacci sayılarına uygun olduğunu anlarız. <br />
<br />
Doğada birbiriyle ilişkisiz canlı veya cansız pek çok yapının belli bir matematik formülüne göre şekillenmiş olması onların özel olarak tasarlanmış olduklarının en açık delillerinden biridir. Altın oran, sanatçıların çok iyi bildikleri ve uyguladıkları bir estetik kuralıdır. Bu orana bağlı kalarak üretilen sanat eserleri estetik mükemmelliği temsil ederler. <br />
Altın Oran (golden ratio, the golden ve divine proportion olarak da bilinen golden section) , fibonacci sayılarına ait bir özelliktir. Sanatta, doğa da hatta yaşayan organizmalar da bile görünen bu muhteşem düzen çoğu kişi tarafından yüce bir Yaratıcı'nın varlığının ispatı olduğunu düşünürler. Genel olarak anlamı: ''Dizideki bir sayıyı kendinden önceki sayıya böldüğünüzde birbirine çok yakın sayılar elde edersiniz. Hatta serideki 13. sırada yer alan sayıdan sonra bu sayı sabitlenir. İşte bu sayı 'altın oran' olarak adlandırılır'' <br />
<br />
Bildiğimiz Pi sayısı gibi belli bir sıradan sonra yani 13. sıradan sonra sabitleşen Altın oran 1,618... eşittir. Yunanca alfabesinden gelen PHi ile sembol edilir. <br />
<br />
Phi = (1 + sqrt{5}) / 2 ya da </span></span></div><div style="margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-size: large;"><span style="line-height: 115%;">(Sqrt(5) +1) /2 = 1.618033988749895 yani Phi^-1 = Phi-1 olarak da bilinir. <br />
*Sgrt(5) derken 5'in kökü anlamına gelir <br />
<br />
Tabi bu sayfada şekillerle ya da sembollerle gösteremediğimden basitçe açıklamaya çalışayım... <br />
<br />
Matemetik derslerinizden de belki hatırlarsınız... <br />
Mesela 0, 1, 1, 2, 3, 5, 8, 13, 21, 34, 55, 89, 144, 233, 377, 610, 987... sayı dizisinden yola çıkarsak, bir beşgenden bir çizgi alalım. <br />
<br />
x---y---z <br />
<br />
böylece yz/xy = Altın oran(1,618....) = xz/yz <br />
<br />
Yukardaki sayı dizinde de göreceksiniz ki hangi sayıyı alırsanız alın genel anlamından yola çıkarak hep Altın oranı bulursunuz. Mesela 144 alalım, 144'den önce 89 gelir, toplarsak 233 eder demek ki 233/144=1,618.. varir... aynı şekilde devam edersek 233'e önce ki sayı olan 144 eklememiz lazım o da 377 eder yani 377'den önce ki sayı olan 233 bölersek 377/233=1,618 çıkar böyle devam devam edersek <br />
233 / 144 = 377 / 233 = 610 / 377 = 987 / 610 = 1597 / 987 = 2584 / 1597 =.... xz/yz=yz/xy= 1,618.... elde ederiz.</span></span></div><div style="margin: 0cm 0cm 10pt;"></div>nurtenhttp://www.blogger.com/profile/08066193293297587214noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2720425123057694296.post-79019726800029734472011-05-16T08:48:00.001-07:002011-05-16T15:14:33.911-07:00fizikte altın oran<div style="margin: 0cm 0cm 10pt;"><b><span style="font-size: 9pt; line-height: 115%;">Fizikte de Altın Or<span style="font-size: large;">an</span></span></b><span style="font-size: large;"><span style="line-height: 115%;"> <br />
Fibonacci dizileri ve altın oran ile fizik biliminin sahasına giren konularda da karşılaşırız: <br />
Birbiriyle temas halinde olan iki cam tabakasının üzerine bir ışık tutulduğunda, ışığın bir kısmı öte yana geçer, bir kısmı soğurulur, geriye kalanı da yansır. Meydana gelen, bir, 'çoklu yansıma' olayıdır. Işının tekrar ortaya çıkmadan önce camın içinde izlediği yolların sayısı, ışının maruz kaldığı yansımaların sayısına bağlıdır. Sonuçta, tekrar ortaya çıkan ışın sayılarını belirlediğimizde bunların Fibonacci sayılarına uygun olduğunu anlarız. <br />
<br />
Doğada birbiriyle ilişkisiz canlı veya cansız pek çok yapının belli bir matematik formülüne göre şekillenmiş olması onların özel olarak tasarlanmış olduklarının en açık delillerinden biridir. Altın oran, sanatçıların çok iyi bildikleri ve uyguladıkları bir estetik kuralıdır. Bu orana bağlı kalarak üretilen sanat eserleri estetik mükemmelliği temsil ederler. <br />
Altın Oran (golden ratio, the golden ve divine proportion olarak da bilinen golden section) , fibonacci sayılarına ait bir özelliktir. Sanatta, doğa da hatta yaşayan organizmalar da bile görünen bu muhteşem düzen çoğu kişi tarafından yüce bir Yaratıcı'nın varlığının ispatı olduğunu düşünürler. Genel olarak anlamı: ''Dizideki bir sayıyı kendinden önceki sayıya böldüğünüzde birbirine çok yakın sayılar elde edersiniz. Hatta serideki 13. sırada yer alan sayıdan sonra bu sayı sabitlenir. İşte bu sayı 'altın oran' olarak adlandırılır'' <br />
<br />
Bildiğimiz Pi sayısı gibi belli bir sıradan sonra yani 13. sıradan sonra sabitleşen Altın oran 1,618... eşittir. Yunanca alfabesinden gelen PHi ile sembol edilir. <br />
<br />
Phi = (1 + sqrt{5}) / 2 ya da </span></span></div><div style="margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-size: large;"><span style="line-height: 115%;">(Sqrt(5) +1) /2 = 1.618033988749895 yani Phi^-1 = Phi-1 olarak da bilinir. <br />
*Sgrt(5) derken 5'in kökü anlamına gelir <br />
<br />
Tabi bu sayfada şekillerle ya da sembollerle gösteremediğimden basitçe açıklamaya çalışayım... <br />
<br />
Matemetik derslerinizden de belki hatırlarsınız... <br />
Mesela 0, 1, 1, 2, 3, 5, 8, 13, 21, 34, 55, 89, 144, 233, 377, 610, 987... sayı dizisinden yola çıkarsak, bir beşgenden bir çizgi alalım. <br />
<br />
x---y---z <br />
<br />
böylece yz/xy = Altın oran(1,618....) = xz/yz <br />
<br />
Yukardaki sayı dizinde de göreceksiniz ki hangi sayıyı alırsanız alın genel anlamından yola çıkarak hep Altın oranı bulursunuz. Mesela 144 alalım, 144'den önce 89 gelir, toplarsak 233 eder demek ki 233/144=1,618.. varir... aynı şekilde devam edersek 233'e önce ki sayı olan 144 eklememiz lazım o da 377 eder yani 377'den önce ki sayı olan 233 bölersek 377/233=1,618 çıkar böyle devam devam edersek <br />
233 / 144 = 377 / 233 = 610 / 377 = 987 / 610 = 1597 / 987 = 2584 / 1597 =.... xz/yz=yz/xy= 1,618.... elde ederiz.</span></span></div><div style="margin: 0cm 0cm 10pt;"> </div>nurtenhttp://www.blogger.com/profile/08066193293297587214noreply@blogger.com0